Chester: "İstanbulda karşımıza ne çıkacağını bilememek bizi heyecanlandırıyor!"
Selam Chester. Son günlerde herkes eski Orgy üyesi Julien-K
ile işbirliği yaptığın, Dead by Sunrise adını taşıyan solo projenden
bahsediyor. Bu proje hakkında neler söyleyebilirsin?
Albüm bitti. Şu anda parçaların master edilmiş hallerini
beklemekteyiz. Hepimiz çok heyecanlıyız. Bu projede yer alan herkes gerçekten
çok heyecanlı. Üzerinde çalıştığımız şey o kadar da kolay değil, biliyorsunuz
ki geçtiğimiz üç senedir Linkin Park’ın yanı sıra bu proje üzerinde
çalışıyoruz. Müzik sound’u gerçekten harika sanırım insanlar bunu sevecek. Bu
albümde Linkin Park’a benzer parçaların yanı sıra daha sert parçalar ve benim
üzerinde çalıştığım başka parçalar da olacak.
Mike Shinoda Dead by Sunrise’ın albümünü T-Rex ve Tears for Fears arasında bir geçit olarak görüyor…
Sanıyorum Mike bunu söylediğinde değişik stilleri ve değişik
sound’ları bir araya koyduğumuz için söylediğini düşünüyorum. Çünkü davul
programları, loop’lar, elektronik temalar kullandık. Ama bunun yanı sıra bazı
şarkılarda T-rex etkileri varken bazı şarkılarda punk rock etkileri var bunun
yanı sıra melodiler de hakim. Ayrıca çok güzel rock ballad’ı da var. Müziğimiz
bunların hepsinin bütününden oluşuyor. Ve dinleyicilerin bu parçaları
beğeneceğini düşünüyorum. Evet, bir Linkin Park bulmayacaklar karşılarında ama
şöyle söyleyeyim ikisinin arasındaki fark Pearl Jam ve Soundgarden’daki gibi...
Michael Bay’in Linkin Park hayranı olduğunu biliyoruz ve
Transformers filmi için ‘New Divide’ parçasını yaptınız. Bu parça daha önceki
albüm çalışmalarınızdan bir parça mıydı yoksa bu film için özel mi yaptınız? Ve
bu son Linkin Park parçası için neler söyleyebilirsin?
Öncelikle ‘New Divide’ parçası filmin soundtrack’i için özel
olarak yapıldı ve kesinlikle daha önceki Linkin Park çalışmalarından değil. Biz
ilk filmdeki ‘What I’ve Done’ parçasının çok başarılı olduğunu ve filmle çok
iyi uyuştuğunu düşünüyoruz. Şimdi ikinci defa aynı başarıyı yakalamak
istiyoruz. Olacak mı göreceğiz ama bu sefer de işe girişmeden önce Michael Bay
ile oturduk, konuştuk çünkü başarısız olmamak için öncelikle yapacağımız işe
hakim olmamız gerekiyordu. Film gerçekten çok iyi olmuş Michael Bey gerçekten
bu işi çok iyi biliyor. Biz Michael Bay’in ofisine gittiğimizde şarkıyı herkese
dinletmek istediler ve herkes çok beğendi. Bunu filme daha çok nasıl entegre
edebilir ve filmin bir parçası yapabiliriz diye fikirler üretilmeye başlandı.
Hans Zimmer’a (Dark Night, Karayip Korsanları gibi filmlerin müziklerini yapan Oscar,
Grammy ve Altın küre almış Alman besteci) bunu verelim belki filmin tema müziği
olarak kullanılabilir diye konuşuldu. Bunu sadece bir şarkı değil, müzik olarak
da kullanma düşüncesi ortaya çıktı ve fikir oradan büyüyerek son halini aldı.
Şarkı şu anda filmin önemli bir parçası. Böylece şarkı hem tema müziğinin hem
de soundtrack’in birer parçası oldu. Bence parça güzel.
Son albümünüz “Minutes To Midnight” ile sound’unuzdaki ve
müzik tarzınızdaki değişim hakkında ne söylemek istersin? Bu kaçınılmaz bir
süreç miydi yoksa başka sebepler var mı?
Sanırım bu ikisinin karışımı. Öncelikle bir grubunuz oluyor,
ardından düşünerek sonuçlara varıyorsunuz. Bir şeyler yapmamız gerekiyordu ve
kesin bir şey olmalıydı. Bazen değişiklik istiyorsunuz, bu ilk sebep. Bunun
yanı sıra Rick Rubin ile çalışıyor olmamızın da bir etkisi var. Yani bir şeyler
yapmaktan korkmayan, bizi yargılayabilen ve insanların olmasını istediğinden
farklı olan. Bizler uzun yıllardır beraberiz ve parçalarımız çok klasik bir
Linkin Park sound’una sahipti. Ve bunun 10 yıl öncede kaldığını bize gösterdi.
Biz de yıkıldık tabii (gülüşmeler). Ve yeni, orijinal şeyler yapmaya yöneldik.
Rick Rubin’le ne zaman çalışırsak çalışalım bu böyle olacak, çünkü değişik
şeyler duyabiliyor.
Bir sonraki Linkin Park albümü için bize neler
söyleyebilirsin, ne beklemeliyiz?
Size geçen toplantımızda Rick Rubin’in söylediği bir şeyden
alıntı yapacağım. Onun için bir şarkı çaldık ve bittiğinde şöyle dedi “Tüm
istediğim içinde bu şarkı olan bir albüm. Eğer bu şarkı bir albümdeyse o albümü
on dört kere satın alırım”. Temel olarak anlatmaya çalıştığı şey şuydu, şarkıyı
o kadar çok sevmişti ki sırf onu tekrar tekrar dinleyebilmek için on dört kere
alırım diyordu. Çok psyhedelic bir süreçten geçiyoruz. Üzerinde çalıştıklarımızdan
birkaç düzine şarkıyı seviyoruz. Büyük ihtimalle bitirdiğimizde de bu sayı bunun
iki veya üç misli olacak.
Rap vokallerinizin büyük bir kısmını Mike söylüyor. Neden
başka bir rapper olan Jay-Z ile çalıştınız? Size göre en iyisi o olduğu için mi
yoksa onun etkisinden dolayı mı?
Bizim için Jay-Z ile çalışmak çok büyük bir olay değildi.
Burada enteresan olan, bu onun fikriydi. Düşünceme göre de eğer b Jay-Z’nin
fikri olmasaydı bu iş işlemezdi. Jay-Z’nin bize yaklaşmasıyla bu iş
gerçekleşti. Burada bize ulaştığı için krediyi gerçekten Jay-Z’ye vermemiz
lazım. O çok özel bir sanatçı ve en iyisi. Sadece karizması olan değil, aynı
zamanda olağanüstü yeteneği olan birisinin yaptığı işi izlemek çok enteresan
oluyor. Jay-Z ile birlikte çalmaktan çok büyük zevk aldık.
Tetikçi 1 ve 2’de (Crank) sergilediğin performansları
izlemek gerçekten güzeldi. Oyunculuğu düşünüyor musun?
Bu gerçekten değişi bir soru oldu. Aktörlüğün çok eğlenceli
bir iş olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle benim çok ilgimi çeken bir şey.
Küçükken gösteri sanatlarına bayılırdım. Eğer bir gün grupla ilgili bir film
çekecek olsaydık kendimi geliştirmek için bir okula gitmem gerektiğini
düşünüyorum. Tetikçi filmlerini yapmak bana aktörlüğün ne kadar güzel bir şey
olduğunu hissettirdi. Bunu yapabilirim diye düşündüm ve çok zevk aldım.
Tetikçi’nin yönetmenleri, birlikte çalışması çok keyifli insanlar ve yaptığı işe
çok meraklı insanlar. Ve dolayısıyla etraflarındaki herkesi de sürüklüyorlar.
Bu ister eğlence, ister yapılan iş olsun, her ikisi için de geçerli. Yeni
sorumluluklar her zaman çok keyifli oluyor. Tabii ki benimki küçük bir roldü.
Eğer başrol oyuncusu olsaydım durum farklı olurdu.
‘What I’ve Done’ parçasının klibinde insanların sebep olduğu
küresel çevre problemleri ile ilgili birçok kare var. Günümüz dünyasındaki
çevre sorunları ile ilgili neler söyleyebilirsin?
Yapılacak çok iş var. Ben güzel bir dünyada yaşadığımızı
düşünüyorum. Bireylerin yapabilecekleri konusunda çevrelerine hiper duyarlı
olması gerekiyor. İnsanlar genelde yaşamlarına genel bir yaklaşım
içerisindeler. Halbuki her alanda çok özenli olmak gerekiyor. Başkası yaptı
demek çok kolay. Ama gerçekte hayatının bir noktasında herkes yanlış veya
zararlı bir maddeden çok fazla miktarda kullanabiliyor ve gerçek bu. Olaya
mikroskobik bir seviyede bakarsan havalandırma çalışırken pencereyi açmak,
odadan çıkarken ışığı açık bırakmak gibi aktivitelerin tümü çevreyi etkiliyor.
Eğer herkes çöpünü doğru ayrıştırırsa, kullanmadığı ışığı söndürürse bu ufacık
bireysel faaliyetlerin etkisinin görülmesi inanılmaz oluyor. Bu sorumlulukları
yerine getirirsek kaynaklarımız daha uzun süreli kullanılabiliyor ve tüketen
için çok daha az materyal üretiliyor. Böylece her şey çok daha çevre dostu
oluyor. Eğer bunları becerebilirsek çok iyi durumda olduğumuzu düşünüyorum.
Bu ay Linkin Park tarihinde ilk defa İstanbul’da
olacaksınız. Bir ülkede ilk defa çalıyor olmak nasıl bir duygu?
Çok iyi bir duygu. Türkiye bizim daha önce çalmadığımız bir
ülke, vereceğimiz konser ya iptal olmuştu ya da bir şekilde turne güzergahına
uymadığı için gerçekleştiremedik. Benim özellikle çok gitmek istediğim bir yer,
çünkü ülkeniz hakkında bir çok kitapta ne kadar güzel topraklarınız ve aynı
zamanda zengin tarihiniz olduğuna dair şeyler okudum. Modern ve bu kadar zengin
bir tarihçenin karışımı her zaman nefes kesici oluyor. İlk şovumuz olacağı için
çok güzel bir deneyim olacak. Brezilya’da ilk çaldığımızda da nasıl bir şey
olacağı hakkında hiçbir fikrimiz yoktu ve çok güzel bir şov olmuştu.
İstanbul’da da karşımıza ne çıkacağını bilmemek bizi heyecanlandırıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder